Mevlevîlik tarikatında, Mevlânâ'nın zamanında henüz kesin kurallara bağlı olmayan semâ ritüeli, onun ölümünden sonra Ulu Arif Çelebi (Ö.1460) zamanında "Mevlevî Mukabelesi" olarak, kuralları ve safhaları belirlenerek ayin biçimine dönüştürülmüştür. Mevlevî âyininin XIV. yüzyılda belirlenen şekliyle Mevlevî tekkelerinde uygulandığı kabul edilmektedir. Bu dönemde semâ töreni için Mevlevî tekke planı kesin bir düzen oluşturarak günümüze ulaşmıştır.
Semahaneler dıştan dikdörtgen planlı olabildiği gibi içte Semâ Töreni alanı ahşap korkuluklarla sınırları belli edilmiş yuvarlak veya sekizgen formdadır. Bu korkulukların dışında veya semâ alanını çevreleyen üst katlarda ziyaretçi ve mutrıb mahfili yer almaktadır. Semâ alanının tabanı genellikle uzun tek parça ve yüzeyi daha pürüzsüz olabildiğinden gürgen ağacından mamul tahtalarla döşenmiştir. Genellikle batı yönde kapının üzerindeki mahfilde Mevlevî ayininin icra edildiği sazların konuşlandığı "Mutrıb Maksuresi" yer almaktadır.
Semâ alanında giriş kapısından şeyh postunun bulunduğu yere kadar uzandığı farz edilen hayali çizgiye "Hatt-ı İstiva" (ortalama/dengeleme/eşitleme çizgisi) adı verilip, bu çizgiye hiçbir surette basılmazdı. Hatt-ı İstiva çizgisinin başlangıç noktası şeyhin postunun olduğu yer "mutlak varlık âlemini", bunun ucundaki bitiş noktası "insan mertebesini" simgelemektedir. Mevlevî mukabelesinde "Devr-i Veledî" denilen, semâya başlamadan önce Semâzenlerin çalınan peşreve ayak uydurup, Semahanenin içerisinde üç defa döndükleri bölümde ve bundan sonra başlayan dört semâ devrinde sembolik mekân tasavvurunun içeriği çok önemlidir. Hatt-ı İstiva çizgisiyle semâ alanı maddi ve manevî alan olarak iki bölüm şeklinde simgelenir. Mevlevî Mukabelesinin içeriği gereği, fiziksel mekânda doğrudan doğruya algılanamayan fakat simgesel olarak var kabul edilen birtakım öğelerle Mevlevî tekkesinin Semahane mekânı belirlenmiştir. Bu düzen ve şekil mevlevîhânelerin hepsinde mevcuttur.
Galata Mevlevîhânesi'nin Semahanesi, üzerine kurulduğu alanın topografik ve fiziki şartlarıyla şekillenmiş, özgün ve orijinal haliyle günümüze ulaşabilmiş nadir mekânlardandır. Dikdörtgen Semahane planından batı yönden girişte, sütunlarla çevrili, ahşap korkuluklarla sınırları belirlenmiş sekizgen formdaki Semâ Tören alanı sizi karşılar. Bu sınırlı alanın etrafında mahfiller bulunup, Semâ Tören alanı korkuluklardan sonra dikdörtgen alan şeklini alarak genişler. Semâ Tören alanını çevreleyen korkulukların üzerinde kuzey bölümünde yan yana iki adet Mesnevi kürsüsü yer alır. Semâ alanı tek parçalı, geniş, düzgün ve gürgen ağacından mamul tahtalarla döşenmiştir. Gürgen ağacı damarsız ve cilalandıktan sonra semâ için uygun pütürsüz bir yüzeye sahip olduğundan tercih edilmiştir. Semâhâne'nin diğer bölümlerindeki ahşap yer döşemeleri ise meşe ağacındandır. Çünkü meşe ağacı damarlı ve pürüzlü olmasına rağmen daha dayanıklı olduğundan kullanılmıştır.
Semâhâne'nin solundaki "Bacılar Dairesi" yani kadınlar mahfilinin paravanlı penceresinden semâ alanı görülür. Semâ Tören alanının bulunduğu giriş katında sağda ve solda dışarıdan yan girişleri olan iki dikdörtgen mekân bulunur. Solda kuzey yönde Bacılar Dairesi, sağda Hünkar Dairesi'ne çıkılan simetrik merdivenler ve arkasında iki odalı mekân bulunmaktadır. Bu iki mekân halen idari bölüm olarak kullanılmakta olup, belki de Mevlevîhâne döneminde de idari işlerin kararlaştırıldığı "Meydan-ı Şerif" olarak kullanılmaktaydı.
Konya Mevlevîhânesi'nin Semahane, türbe ve mescit bölümleri aynı yapı kompleksi içinde olup, mescit bölümü yakın zamanda yeniden açılmış, Semahane bölümü ise sergileme amaçlı kullanılmaktadır.
Şeyh Postu serili Mihrab, mihrabın bulunduğu duvarın bir köşesinde Mesnevi Kürsüsü yer alır.
28x19 m ölçülerindeki semahane binasının kurulduğu 1491'den son şeklini aldığı 1859-60 onarımlarına kadar ne şekilde olduğu pek bilinmemektedir. Yabancı seyyahların gravürlerinden iç mekânın sekizgen bir yapıya sahip olduğu görülse de dıştan görünümü bilinmemektedir. Ancak 19. yüzyılın ortalarında dıştan sekizgen bir görünüme sahiptir.
Bugünkü bina Sultan Abdülmecid tarafından 1859-60 (H.1276)'da Manas Kalfa'ya yaptırılmıştır. Birçok geç dönem tarikat yapısı gibi, dış görünümü ile ahşap bir konağı andıran yapı, iç mekânda Sultan Abdülmecid döneminin eklektik zevkini yansıtan mimari ayrıntılar ve süsleme öğeleriyle dikkat çekmektedir.
Mahfillere, girişin iki yanındaki simetrik kapılardan çıkılır. Bu kapıların yanında birer kapı daha olup soldaki kapı, alt kat derviş odalarına, sağdaki kapı aynı katta küçük bir odaya açılır. Bu oda simetri anlayışı düşünüldüğünde diğer kapı gibi alt kat derviş odalarına açılan kapı olup sonradan oda şekline dönüştürülmüş olabileceği gibi. Baha Tanman'a göre "Şerbethâne" de olabilir. Üst katta kuzeyde "Yabancılar Mahfili" ve arkasında dikdörtgen plan oluşturan üç oda, batıda girişin hemen üstünde "Mutrib Maksuresi", güneyde "Çelebi Mahfili" ve "Hünkâr Mahfili" ile arkalarında yine dikdörtgen plan oluşturan iki oda ile bir tuvalet bulunmaktadır. Mutrib Maksuresi dışındaki mahfiller ahşap kafeslerle kuşatılmıştır.
Derviş odalarının bulunduğu alt katın esas girişi güneydedir. Bu kat, bir orta hol ve etrafındaki odalardan oluşmaktadır. Burada Türk sivil mimarisinin en köklü tematik şeması olan dört eyvanlı planın uygulandığını görmekteyiz. Doğu-batı doğrultusunda uzanan kapalı avlu niteliğindeki dikdörtgen sofanın her kenarında birer eyvan bulunmakta açıklığı ikişer ahşap sütunla geçilmiş olan bu eyvanların aralarında da Dedegânın ikamet ettiği hücreler sıralanmaktadır. Semâhâne'nin giriş kapısına gelmeden, önünde hâlen açık hazîre olan kısımda iki ahşap türbe mevcutken 1940'lı yıllarda bu türbeler harap duruma düşerek yıkılmıştır. Giriş kapısının üzerinde Sultan Abdülmecid tuğrası ve dört satırlık onarım kitabesi mevcuttur.
Mevlevîhâne'nin merkezini oluşturan Semahane; mimari ayrıntıları, süslemeleri ile bir tarikat yapısından çok çağdaşı olduğu sarayları hatırlatan dünyevî bir havadadır. Mekânın yoğun süslemesi ile tezat oluşturan sade görünümlü ahşap minberin köşelerine kondurulmuş dal sikkeler dikkati çekmektedir. Baha Tanman'ın bu tespiti doğrultusunda, genel olarak Semâ alanı içinde başka bir Mevlevîhâne'de minbere rastlanmadığından, minberin mimariye bağlı izi olmadığından ve minberin yaslandığı kısımlarda kalem işi olduğundan bu minber. Semahaneye ait olmayıp sonradan buraya konulmuştur. Ancak ne amaçla konulduğu bilinememektedir.
Kaynak: Galata Mevlevihanesi Müzesi. Yavuz Özdemir. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu. Mayıs 2018. Sayfa: 66-67, 132-135
Galata Mevlevihanesi Dış Kapısı Kitâbesi
Nusretiye Camii Cümle Kapısı Kitâbesi
Nusretiye Camii Muvakkıthanesisi Kitabesi
Nusretiye Camii Sebili Kitabesi
_______________________________________________________________________________________
Saliha Sultan Sebili Kitâbeleri
Mehmet Hüsrev Paşa Çeşmesi Kitâbesi
Ahmediye Sebili Kitâbeleri Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi Kitâbesi
Ahmediye Çeşmesi Kitâbesi Beylerbeyi Camii Kitâbeleri (2)
Beylerbeyi Camii Kitâbeleri (1) Çuhadar Lâdikli Ahmet Ağa Çeşmesi Kitâbesi
Abbas Ağa Çeşmesi Kitâbesi (Beşiktaş)
Ümmü Gülsüm Çeşmesi Kitâbesi Kaptan Mustafa Paşa Çeşmesi Kitâbesi
Silahtar Mustafa Ağa Meydan Çeşmesi Kitâbesi
Sultan Üçüncü Ahmet Duvar Çeşmesi Kitâbesi Ali Bey Çeşmesi Kitâbeleri
Arap Camii, Âdile Sultan Şadırvanı Kitâbesi
Doğancılar, Çakırcı Hasan Paşa Camii Kitâbesi Ortaköy, Damat İbrahim Paşa Çeşmesi Kitâbesi
Bezmiâlem Vâlide Sultan Çeşmesi Kitâbeleri Doğancılar, Hasan Paşa Çeşmesi Kitâbesi
Kandilli, Sultan Birinci Mahmud Çeşmesi Kitabesi Alman Çeşmesi Kitâbesi
Doğancılar Maksemi Kitâbesi Zühtü Paşa Camii Kitâbesi
Zühtü Paşa İlkokulu Kitâbesi Kapalı Çanşı Kitâbesi
Aziz Mahmud Hüdâî Çeşmesi Kitâbesi Bereketzade Çeşmesi Kitabeleri
Galata Kulesi Kapı Kitâbesi Mihrişan Vâlide Sultan Çeşmesi Kitâbesi
Şehzade Mustafa Çeşmesi Kitâbesi Hacı Selim Ağa Kütüphanesi Kitâbesi
Sultan Üçüncü Selim Çeşmesi Kitabesi Yûşâ Camisi ve Türbesinin Kitabeleri
Selimiye Kışlası Kapılarının Kitâbeleri-5 Selimiye Kışlası Kapılarının Kitâbeleri-4
Selimiye Kışlası Kapılarının Kitâbeleri-3 Selimiye Kışlası Kapılarının Kitâbeleri-2
Selimiye Kışlası Kapılarının Kitâbeleri-1 Mihrişah Valide Sultan Meydan Çeşmesi Kitâbesi
Sultan Üçüncü Mustafa (İskele) Camii Kitabesi Nusretiye Camii Muvakkıthanesisi Kitabesi
Nusretiye Camii Sebili Kitabesi Teşvîkiye Câmii Avlusundaki Nişan Taşları Kitâbeleri
Miskinler Tekkesi Çeşmesi Kitâbesi Yeni Valde Camii Kitâbeleri
Teşvikiye Camii Kitâbeleri Bostancı Derbendî Namazgâhı Çeşmesi Kitâbesi
Küçük Selimiye Camii (Çiçekçi Camii) Kitâbesi
Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kitâbesi
Emirgân Meydan Çeşmesi Kitâbeleri, Sadeddin Efendi Çeşmesi Kitâbesi
Karaca Ahmed Sebili ve Türbesi Kitâbesi, Rıza Paşa Çeşmesi Kitâbesi.
Hekimoğlu Ali Paşa Çeşmesi ve Kitâbesi, Ayrılık Çeşmesi Kitâbesi
Hacı Beşir Ağa Sütun Çeşmesi Kitâbesi, Zevkî Kadın Çeşmesi Kitâbesi,
Çinili Cami Cümle Kapısı, Eyüp Sultan Türbesi Dış Duvarındaki Kitâbe, Topkapı Sarayı Kubbealtı,
Başkadın Meydan Çeşmesi, Cihangir Camii, Azap Kapısı Camii Kitâbesi, Baba-Oğul Çeşmesi Kitâbesi,
Karaki Hüseyin Ağa Camii, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi Mescidi,
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi, Molla Aşkî Camii Kitâbesi, Mahmud Paşa Camii Kitâbesi,
Davud Paşa Camii Kitâbesi, Mahmud Paşa Camii Cümle Kapısı İki Yanındaki Kitâbeler,
Gülnûş Emetullah Vâlide Sultan Duvar Çeşmesi, Ayazma Camii Çeşmesi Mîmar Sinan Türbesi,
Bursa Tekkesi (Arpacılar) Camii Kitâbesi, Şemsi Paşa Camii Kitâbesi
Bu bölümde çeşitli Osmanlı devri kitabelerinden örnekler sunulacaktır.
Bu kitabelerin bazılarının okunuşlarını da ayrıca vermekteyiz.
Hatalı okumalarımız olursa iletişim sayfamızdaki e-posta adresinden bilgi vermenizi önemli rica ederiz. Ayrıca, kitabelerin bulunduğu Osmanlı eseri hakkında da bilgiler verilecektir. Bu sayfamızda İstanbul'un kaybolan camileri hakkında da bilgiler vermekteyiz.
© 2011-2019 | H.Veysel Güleryüz