kitabeler.gif

Davud Pasa.jpg

Davud Paşa Camii Cümle Kapısı Kitabesi

Kitabe:

Elâ kad benâ Dervişi Davudü
Vezirün ebheriyy-ül-islikame
Li Sultan Bayezid bini Mehmed
Feridü-eldehri ikd-il-filimme
Binâ-el-hayri merfu-el-mebâni
Hamah-ul-lâhü ma nâhet hamâme
Tecmmel fihı v'enzur hüsne tarih
Li sahibik-es-aâdetü Vesselâme
890

Arapça Kitabenin Türkçe Açıklaması:

«Bu binayı sultan Bayezit bin Mehmed’in; doğrulukla şöhret yapmış vezîri Derviş Davûd yapmıştır.
Bu; âlemin yegânesi ve imâmetin kalesidir. Bu hayır yapısı binaların en yükseğidir.
Allah güvercinler öttükçe ve uçtukça bu binayı afetlerden saklasın.
Düşün ve şu güzel tarihe bak:
Allah senin sahibini daima saadet ve selâmette kılsın.
Sene 890».

Fotograf: H.Veysel Güleryüz

__________________________________________________________________________________

kayip camiler.jpg

ÇOBAN ÇAVUŞ CAMİİ

Cobaıncavus-1.jpg

Çoban Çavuş Camiinin yıkılmadan önceki son fotograflarından biri. (Semavi Eyice Kolleksiyonundan)

Cobaıncavus-2.jpg

Yıkımdan sonra kalan alanın günümüzdeki durumu.

Cobaıncavus-3.jpg

Çoban Çavuş Camiinin plânı. (Kaynak: Eminönü Camileri).

 

    ÇOBANÇAVUŞ CAMİİ
    Laleli'de Mimar Kemal Mahallesi Şehnameci Sokak'ta; Bâyezıd'den Aksaray'a .inen caddenin sol tarafında, denize doğru uzanan Koca Ragıp Paşa Caddesinin üzerinde bulunan Çobançavuş Camiinin banisi Çavuşbaşı Süleyman Ağa'dır. Burası medrese ve bir çeşme ile ufak bir manzume oluşturuyordu. Süleyman Ağa da camiin haziresinde gömülüydü.
     Hadikatü’l Cevâmî’de yer alan bilgi aşağıdadır:

    Cobancavus Hadika.jpg


    3- Çoban Çavuş Mesvidi der kurb-i Musalla
    Bânîsi Çavuşbaşı Süleyman Ağa'dır. Medrese ve çeşmesi meşhurdur. Câmi'i dâ'iresinde kendi dahi medfûndur. Fi'l-asl mahallesi olmayub devr-i Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis evâhirinde mahallelerden haneler ilhak olunub mahalle peyda olmuşdur. Lâkin avarızına imdâd vermez. .


    Semavî Eyice ise Çoban Çavuş Camii ile ilgili olarak şu bilgileri vermektedir (İstanbul'un Ortadan Kalkan Bazı Tarihî Eserleri, Tarih Dergisi, sayı: 26 (1972), s. 130-135):
    "Çobançavuş camii, dikdörtgen biçiminde, enine uzanan klasik tipte, sakıflı, yani üstü ahşap çatı ve kiremit örtülü büyükçe güzel bir cami idi.Yan cephelerinde altlı üstlü iki sıra halindeki altışar pencereden, mihrap cephesinde ise altta dört, üstte ise beş pencereden ışık alıyordu. Bu pencerelerin hepsi muntazam sivri Türk kemerlerine sahip bulunuyordu. Minare giriş cephesinin sağ tarafına bitişikti. Girişin iki yanında birer mihrap nişi olduğundan, evvelce önünde binanın bütün genişliğince uzanan, herhalde ahşap direkli bir son cemaatyeri bulunduğu da anlaşılıyordu. Cami aralarda tuğla hatıllar ile moloz taşından inşa olunmuştu. Dış cephelerinde kapı ve pencereler mermer ile çerçevelenmiş, tahfif kemerleri ile dış duvarlar daha özenilerek yapılmıştı. Basit bir tipde olmasına rağmen, ahenkli nisbetleri ile iddiasız güzel bir eser hüviyetinde olan Çobançavuş camii, İstanbul'un sayıları çok azalmış olan üstü çatı ile örtülü camiler tipinin orijinal Özelliğini koruyabilmiş bir örneği olarak değerli bir eserdi. Şehir plânlamasında gösterilecek az bir dikkat ile pek âlâ kurtarılması mümkün iken yok edilmesi muhakkak ki, şehrin Türk devri tarihi ve güzelliği bakımından bir kayıp olmuştur".
    Bugün Çobançavuş camiinin yerinde artık ne mezarlar, ne ahşap olduğu tesbit olunan medrese ve ne de cami kalmıştır. Bu cami hakkında çok güzel bir araştırma yazısı yayınlayan Prof. Dr. Semavi Eyice, 23 Temmuz 1911'de Mercan'dan Lâleli'ye kadar olan bölgeyi mahveden büyük yangının Çobançavuş camiine ilişmemiş olmasına rağmen, bu eski eserin bir başka felâkete uğradığına değinerek şöyle diyor:
    "... Lâleli-Aksaray semtlerinin yeniden imarı için plânı çizildiğinde, bu işi üzerlerine alanlar, yangın sahası ile yanmamış sahaların sınırlarını iyice tesbite çalışmadıklarından ve en önemlisi, şehrin topografyasını gözönünde tutmaksızın bütün bu bölgeyi denize kadar bir tepsi gibi dümdüz farzederek, buralarda korunması gerekli eserlerin, hatıraların bulunuşunu da hiç hesaba katmadan, masa başında büyük bir rahatlıkla plânlarını o devirde Batı'da pek moda olan dama tahtası prensibine göre hazırlamışlardır... Bu plân uyarınca yangın sahasının toprak tesviye sine de girişilince, zaten bu bölgede Marmara'ya doğru meyilli olan arazi, yanmamış mahallelere çok kot farklı bir yar halinde dayanıp kalmıştır... Çobançavuş camii 1911'de yanmadığından daha uzun yıllar hizmete devam etmiştir. Etrafını çeviren geniş bir hazirenin içinde, birkaç yaşlı ağacın arasında beyaz minaresi ile göze hoş görünen bir manzara arzediyordu... Koca Ragıp Paşa caddesinin 1937'de açılmasına girişildiğinde camiin yıktırılmasına başlanmış ve bunun için çatısı kaldırılarak, ahşap kısımları ile minarenin külahı sökülmüştür. Fakat çalışmalara devam olunmadığından Çobançavuş camii öylece bırakılmıştır. 1942'de minaresi de temeline kadar yıktırılmıştır. 25 Şubat 1946 günü Çobançavuş camiini incelediğimde, eserin çok harap halde sadece dört duvarı kalmış bulunuyordu. Binanın içinde ufak bir kulübe yapılmış ve bir aile burada barınıyordu. Camiin etrafındaki hazirenin mezarları ise son derece perişan bir hal de görülüyordu."
    1959 yılında tamamen yıktırılmış olan Çobançavuş Camii ve çeşme ile medrese ve hazireden bugün hiçbir kalıntı, hiçbir iz yoktur.

_________________________________________________________________________________________

   Kitabe 6

   Kitabe 5   

   Kitabe 4   

   Kitabe 3

   Kitabe 2

   Kitabe 1


vg_bilgisayarda.jpg

kitabeler_kucuk.gif

Bu bölümde çeşitli Osmanlı devri kitabelerinden örnekler sunulacaktır.
Bu kitabelerin bazılarının okunuşlarını da ayrıca vermekteyiz.
Hatalı okumalarımız olursa iletişim sayfamızdaki e-posta adresinden bilgi vermenizi önemli rica ederiz. Ayrıca, kitabelerin bulunduğu Osmanlı eseri hakkında da bilgiler verilecektir. Bu sayfamızda İstanbul'un kaybolan camileri hakkında da bilgiler vermekteyiz.


© 2011-2016 | H.Veysel Güleryüz