kitap.jpg

ESKİ İSTANBUL ABİDELERİ VE BİNALARI

Prof.Celal Esat Arseven

- Tefrika 25 -

(Geçen Bölümden Devam)

(Önemli Not: Kitap 1910 yılında basılmış olduğundan içindeki fotograflar oldukça kalitesizdir. Bu nedenle kendi çektiğim fotograflar ile çeşitli kaynaklardan aldığım görüntüleri de tefrikalarıma eklemekteyim. Bu kaynaklar ayrıca belirtilmektedir.)

 

6

Sukemerleri ve Sarnıçlar

 

Bizans her zaman kuşatılma korkusu içinde olduğundan, imparatorlar şehrin uzun süre kuşatılmaya dayanabilmesi amacıyla, halka en az birkaç yıl süreyle gerekli olabilecek kadar suyun şehir içinde saklabilmesi için şehrin çeşitli yerlerinde büyük sarnıçlar yaptırmışlardı.
Bizanslılar sarnıçlara ibadethaneler kadar önem verirlerdi. Su içinde kalmaya ve hiç kurumamaya mahkum olan sarnıçlar içinde bugün gördüğümüz süslü ve bezenmiş sütun başlıkları bu özenin derecesini gösterir.
Bizans’taki sanıçlar, biri üstü açık, diğeri kapalı olmak üzere iki türdür. Bizans’ın dördüncü yüzyıldaki sanıçları, Suriye’deki üstü açık sanıçlar türünde büyük ve çevresi duvarlarla örülü havuzlarlardan ibaret olup çevresine de ağaçlar dikiliyordu. Bu tür sanıçlardan birkaç tanesi Edirnekapı ve Sultan Selim civarında görülmektedir. Edirnekapı’da Çukur Bostan denilen etrafı duvarlı çukur yer, üstü açık bir sarnıçtan başka bir şey değildi; Bu sarnıça (Bonus) sarnıcı denirdi.

Yazar Paskal’ın (Pascale) söylediğine göre «Mokyos (Mocius)» veya «Aspar» sarnıcı denilen sarnıç, Birinci Leon zamanında Got yardımcı askerlerinin başı Aspar tarafından Aksakiyonyon (Exakionion) (Altı Mermer’de) bulunan askerlere gereken suyun sağlanması zamanında yapılmıştır. Bu sarnıçların çoğu daha sonra çamur ve toprakla dolmuş ve sebze bapçesi olarak kullanılmışlardır. Üstü kapalı sarnıçlar arasında en bilinenleri Filoksanos (Philoxenus) sarnıcı (Binbirdirek), Teodos (Theodosios) sarnıcı, Vasilika (Basilika) sarnıcı (Yerebatan) ve Fukas (Phokas) sarnıcıdır. Bunlardan başka her kilise, her manastır ve her evin de birer küçük sarnıçları yapılmaya başlanılınca büyük sarnıçların o kadar önemi kalmamıştı.

S-226.jpg

Filoksanos (Philoxenus) sanhıncı (Binbirdirek).

Filoksanos (Philoxenus) sarnıcı (Binbirdirek) altıncı yüzyılın başına doğru Jüstinyen (İustinianos) zamanında yapıldı. Filoksanos  (Philoxenus) denilmesi ise o zamanlar senatör olan Filoksanos  (Philoxenus) tarafından yaptırılmasındandır. Bu sarnıç, hipodromun güney-batısındadır. Bunun üstünde eskiden Fazlı Paşa konağı varmış. Uzunluğu 60 metre ve genişliği 50 metredir. İçinde 224 adet, başlıklı sütunlar olup, birbirlerine kemerlerle bağlıdırlar. Bu kemerler sarnıcın üstünü örterler. Sütunlar on beş sıra üzere olup birbirlerinden 4 er metre uzaklıktadırlar. İçindeki suyun hava alması ve içeriye aydınlık vermesi amacıyla çeşitli bacalar açılmıştır.
Sütunların günümüzdeki yükseklikleri on metre kadardır. Diğer kısımları suların bırakdığı çamur içinde kalmış olup, katılaşarak toprak halini alan bir zeminden aşağıda bulunmaktadır. Eskiden (18) metreymiş. Bir ara içinde ipek ve iplik bükenlerin tezgahları vardı. Zeminden on beş metre aşağıda bulunan sarnıcın zeminine taş bir merdiverle inilir.
Bu sarnıcın civarında Teodos (Theodosios) sarnıcı vardır. Korentiyen (Korintien) tarzında başlıklı 33 sütuna sahiptir. Ayasofya civarında Yerebatan mahallesindeki Yerebatan sarnıcı 113 metre uzunluğunda olup 61 metre genixliğindedir. Her sütunun yüksekliği 13,50 metredir. Sütunlar birbirinde dörder metre uzaklıktadır ve üzerleri kemerle örtülmüştür. İçerisi su dolu olduğundan küçük bir kayıkla gezilir. Bu sarnıcın üzerinde bulunan evlerden bu sarnıca açılan kuyu ağızları vardır.
İşte bu ve bu gibi sarnıçların tümüne sular İstanbul’un civarındaki vadilerde birer bentle biriktirilip ve çeşitli su kemerleriyle şehre dağıtılan yağmur sularıdır. Belgrat Ormanı civarındaki bu bentlerin bir kısmı Bizanslılar zamanından beri var olduğu gibi bazıları da daha sonra Türkler tarafından yapılmıştır.

Su yollarından akan sular, o zaman boruların bulunmaması nedeniyle vadilerden inip çıkamıyacağından, su kemerleri üstünden geçirilirdi. Bu su kemerleri içinde Jüstinyen’in (İustinianos) su kemeri on beş yüzyıldan beri sağlamlığını korumuştur. Suları bir tepeden diğerine otuz altı metre yüksekten geçirir.

Bozdogan Kemeri.jpg

Bozdoğan Kemeri.

Bozdoğan Kemeri dediğimiz su kemeri ise İmparator Valens tarafından yapılmıştır. Bu su kemerinin Kadıköy kalelerinin yıkılmasıyla elde edilen taşlarla yapıldığı söylenilmektedir. İkinci yüzyılda yapımına başlanılan bu su kemeri Konstantin (Konstantinos) tarafından devam edilip Valens zamanında (366-378) tamamlanmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında bu kemerin harap olan yerleri tamir edilmiştir. Zemininden yüksekliği 23 metre ve uzunluğu 625 metre olan bu su kemerinin getirdiği sular Bizans zamanında, şimdiki Harbiye Nezareti’nin eğitim alanının altında bulunan ve «Nifevm Maksimum (Nympheum Maximum)» denilen bir sarnıçta toplanırmış.


Gelecek Bölüm

TEFRİKA 26

Bizans Evleri

____________________________________________________________________________________

Eski İstanbul (Bölüm 24) Eski İstanbul (Bölüm 23) Eski İstanbul (Bölüm 22) Eski İstanbul (Bölüm 21)

Eski İstanbul (Bölüm 20) Eski İstanbul (Bölüm 19) Eski İstanbul (Bölüm 18) Eski İstanbul (Bölüm 17)

Eski İstanbul (Bölüm 16) Eski İstanbul (Bölüm 15) Eski İstanbul (Bölüm 14)

Eski İstanbul (Bölüm 13) Eski İstanbul (Bölüm 12) Eski İstanbul (Bölüm 11)

Eski İstanbul (Bölüm 10) Eski İstanbul (Bölüm 9)

Eski İstanbul (Bölüm 8) Eski İstanbul (Bölüm 7) Eski İstanbul (Bölüm 6)

Eski İstanbul (Bölüm 5) Eski İstanbul (Bölüm 4) Eski İstanbul (Bölüm 3)

Eski İstarbul (Bölüm 2) Eski İstarbul (Bölüm 1)   Nusretiye Camisi

   İstanbul Namazgâhları-6   İstanbul Namazgâhları-5   İstanbul Namazgâhları-4

   İstanbul Namazgâhları-3   İstanbul Namazgâhları-2   İstanbul Namazgâhları-1

   Yeni Cami Hünkâr Kasrı   Cami Alemleri   Sadaka Taşları

   Eb-ced Hesabı ve Tarih Düşürme   Sıbyan Mektebleri

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 3)   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 2)

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 1)


Çeşitli Konular

Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmiştir.

© 2011-2019 | H.Veysel Güleryüz