kitap.jpg

ESKİ İSTANBUL ABİDELERİ VE BİNALARI

Prof.Celal Esat Arseven

- Tefrika 21 -

(Geçen Bölümden Devam)

(Önemli Not: Kitap 1910 yılında basılmış olduğundan içindeki fotograflar oldukça kalitesizdir. Bu nedenle kendi çektiğim fotograflar ile çeşitli kaynaklardan aldığım görüntüleri de tefrikalarıma eklemekteyim. Bu kaynaklar ayrıca belirtilmektedir.)

 

Hipodrom (At Meydanı)

Birçok tarihsel olaya sahne olan ve Nika büyük ayaklanması sırasında 30.000 kişinin öldürüldüğünü gören «Hipordom» bu günkü Sultan Ahmat Camisi önündeki At Meydanı’nın yerindeydi.
Hipodrom Divan Yolu’ndan şimdiki Orman Nezareti’nin arka tarafına kadar devam ederdi ve yanlardan da Sultan Ahmet Camisi avlusunun ve diğer taraftan Defter-i Hâkânî Dairesi’nin (112) kapsadığı yerere kadar uzanırdı.

(112) Defter-i Hâkânî: Tapu ve kadastro idaresi,

Dikili taşlar hipodromun ekseni üzerinde bulunduklarından bugün burada bulunan bu taşların dizildiği yöne göre hipodromun eski şekli ve durumunu kolayca belirlemek olasıdır.
Hipodrom ilk kez Roma İmparatoru Septim Sever (Septimus Severus) tarafından Roma’daki Maksimus (Maximus) binicilik alanı türünde yapılmıştır. Büyük Konstantin (Konstantinos) buna çevresindeki dereceleri ve Orman Nezareti arkasında Kabasakal mahallesi üstüne gelen yuvarlak kısmını -ki buna Sphendoné derlerdi– ve devlet adamlarına özgü olan yerleri ekleyip genişlettirerek onarım ve değişim görmüştü.
Uzunluğu 70 metre, genişliği 180 metre olup 100.000 kişi kadar alabiliyordu [113]

[113] 1000 yılında İstanbul’a gelen «Piyer Cilli (Pierre Gilles)» kitabında o zaman hipodromun bulunan duvarlarına göre uzunluğunu iki stad (stade) ve genişliğini bir stad (stade) olarak gösteriyor. O zamanki stad (stade), Mösyö Labart’a (Labarte) göre (185) metre olduğundan hipodromun ekseninde ve merkezinde bulunan dikili taştan yüz seksen metre kuzeye ve yüz seksen beş metre güneye gidilirse 370 metre olduğu anlaşılır. Kristof Boevndelmonte (Christoph Buondelmonte) ise 670 Kol (bras) olduğunu söylüyor. O zamanki kol (bras) 548 santimetreye karşıt olduğundan 372 metre bulunur ki aradaki farkın çok küçük olduğu görülür. Fakat genişliği hakkında her ikisi birleşmiş değeldir. Kristof Boevndelmonte (Christoph Buondelmonte) 124 kol (bras) olarak gösteriyor. Oysa ki Cilli (Gilles) genişliğin yarısı olduğunu söylüyor ki bunun daha çok doğruya yakın olduğu açıktır.

Hayvanların koşmasına özgü olan kısım bağımsız olup bu kısmın ekseninde espina (spina) denilen bir duvar vardı ki dikili taşlar ve diğer heykeller hep bu duvarın üstündeydiler.
Çevresinde halkın oturmasına özgü sıralar vardı. Bu sıraların en üstünde de bir sıra yuvarlak çevresel olarak sütunlu bir yol vardı. Sıralara girilen küçük kapılardan başka dört büyük kapısı daha vardı. Bu kapılar yan taraftaydı.
Güney tarafında arasinin eğimli olması hipodromun o tarafının dayanak duvarlarıyla tutdurulmasını gerektirmişti. Bu taraf hipodromun yarım daire şeklinde olan bir ucunu oluştururdu.
Ayasofya tarafında dikdörtken bir yapı vardı. Bu yapı imparatorun «Katizma (Kathisma)» denilen locasıyla devlet adamlarının mahfillerini içeriyordu. Bu kısmın saraya bile bağlantısı vardı. [114]

[114] Bugün Katizma’nın (Kathisma) yerinde Almanya imparatorunun hediyesi olan Alman Çeşmesi bulunmaktadır.

Bu kısmın hipodrom meydanıyla ve sıralarla hiçbir bağlantısı yoktu. İmparator, saraydan doğruca buraya geçerdi. İmparator locasının altındaki balkon biçiminde sütunlu özel bir yer vardır ki, orada imparatorun muhafızları bulunurdu. Burası Rumca (p) pi harfine benzediğinden «pi» diye anılırdı. Buradan iki merdivenle imparator locasına çıkılırdı.
Büyük törenlerde çalgıcılar bu «pi»’nin önündeki sette çalarlardı.
«Pi»’nin altında kemerli kapılar vardı ki koşu arabaları meydanına bu kapıdan girilirdi. Buraya Roma’da (Carceres) ve İstanbul’da ise Manganon derlerdi.

S-204.jpg

Hipodromda imparator locasının üstünde bulunan dört at heykelinden bir tanesidir ki, bu heykeller Yunan heykeltıraşlarından milattan önce dördüncü yüzyılda yaşayan Lizip’in (Lysippe) eserlerindendir. Bugün Venedik’de Sen Mark (Saint Marc) kilisesi üzerinde dikilidirler.

İmparator locasının üst tarafı bir kule şeklinde olup üstünde tanınmış heykeltrış Sakızlı Lizip’in (Lysippe) sanat eseri olan dört adet tunc heykel şekli konulmuştu.
Bir söylentiye göre bu heykelleri Teodos (Theodosios), Sakız’dan aldırmış diğer bir söylentiye göre ise Yunanistan’dan Roma’ya ve oradan da Bizans’a getirilmiş. [115]

[115] Dördüncü Haçlı Ordusu zamanında bu heykeller Venedik’e götürülmüştü. Napolyon Bonapart (Napoleon Bonaparte) bunları Paris’e getirerek Karosel (Carrousel) meydanındaki zafar anıtının üstüne koydurmuştu. Fakat 1814 yılında tekrar Venedik’e götürülmüştür ve günümüzde Sen Mark (Saint Marc) kilisesinin kapısı üstünde dikilidir.


Katizma (Kathisma), kabul odası, yemek odası, giyim odası gibi çeşitmi odalardan oluşan bir daire olup, imparator oyunlardan önce oroda devlet adamlarını kabul eder ve onlara ziyafet verirdi. Hipodrom oyunları sosyal hayatın önemli bir rengi sırasına girmişti. Bazen oyunlar, sabahtan akşama kadar bir gün sürerdi. İmparator özel dairesinde yemek yer ve dinlenerek gene oyuna gelirdi. «Katizma (Kathisma)»’dan Sent Etiyen (Saint Etienne)kilisesine geçilirdi. «Labart»’a (Labarte) göre saray kadınları erkekler ile beraber bulunmadıklarından bu kilisenin At Meydanı’na bakan pencerelerinden izlerlerdi. İmparator Ermeni Leon işte bu kilisede öldürülerek cesedi hipodroma getirildi. Mösyö Millet ve diğer Rum eski eser uzmarnları İkinci Teodos (Theodosios) devrinde geçen olaydan esinlenerek imparator locasının eksen üzeride bulunmadığını ve kuzey tarafında saraya bitişik bir yerde bulundğunu göstermek istiyorlar. Sanırız ki hipodromun bu tarafında da saraya özgü bir daire vardı ve imparator koşuyu daha güzel görebilmek için burada da otururdu. Fakat herhalde kesin olan bir şey varsa, o da eksen üzerinde ve katizma (kathisma) dairesi içinde imparatorun bir resmi mahfili bulunuyordu.
Oyunu izleyen halkın bazen meydana çıkarılan vahşi hayvanların hücumuna uğramaması ve çeştli grupların bazen katliam şeklini alan çatışmalarını önlemek için ortadaki meydan, halkın bulunduğu yerden derince bir hendekle ayrılmıştı. Vahşi hayvanların oyunları yerine daha sonra savaş arabaları koşular, güreşler ve vuruşmalar yerini aldığından bu hendek kaldırılmış, yerine bir duvar yapılmıştır.
Hipordomun zunluğuna ekseni boyunca uzayan «Espina (Spina)» denilen duvarın üstündeki abidelerin başlıcaları bugün hâlâ mevcut olan Dikilitaş, Burmalı Sütun, Örme Sütun ile diğer eski değerli abidelerden oluşuyordu. Bunların hepsi de bir hizaya dizilmişlerdi. Bu heykeller içinde arslanla güreşen bir adam, can çekişen bir boğa, Lizip’in (Lysippos) eseri bir Herkül, azgın at, bir yılanı kaldıran bir kartal, savaşanları kışkırtan Eleni (Helene), imparator Gratiyen (Gratianus), Valantiyen (Valentinianos), Teodos’un (Theodosios) helkeleri ile ödül kazanmış olan araba koşucularının heykelleri bulunurdu.

S-206.jpg

Hipodrom, büyük saray ve Ayasofya’nın genel görünümü (yazarın hayali çizimidir)


Bir mozayiğin ortasındaki bir sütun üstünde İmparatoriçe «İrini (İrene)»’nin heykeli vardı. Mösyö Dötiye (Dethier) diyor ki: «Gratiyen (Gratianus), Valantiyen (Valentinianos), Teodos’un (Theodosios) heykelleri her yazara göre bazen ayakda, bazen hayvan üstünde oldukları söylenmektedir. Artık bu durum yazarların hayaline kalmıştır. Üstelik hayret ediyorum ki Mösyö Labert (Labarte) bile orada Teodos’un (Theodosios) hayvan üstünde bir heykelinden söz ediyor.
Vakayi-namelerde (116), çeşitli yerlerde rastlanılan bu heykellerin çoğunluğu küçük olup sıraların üstüne süsleme olarak konulmuş şeylerdi.

(116) Vakayi-name: Oluş sırasına göre yazılan tarih, vak'anüvis tarihi, kronik. Kronoloji cetveli.

Halkı güneşin etkisinden koruyabilmek için hipodromun üzerine büyük tenteler gerilirdi. Bu tentelere Velum denilirdi. Mümkündür ki dikili taşlar bu tentenin iplerini bağlamaya özgü makaralarla donanmıştı.

S-207.jpg

Hipodromda yarışları gösteren bir tablodan

Tentenin altı kırmızı astarlıydı. Her grubun çeşitli türden rengarek elbiseleriyle bu büyük çadırın altına toplanmasıyla yüzbinlerce kişinin oluşturacağı manzara kim bilir ne kadar izlemeye değerdi.
Bizans’ın son zamanlarına doğru artık hipodrom oyunları yavaş yavaş terk edilmişti ve yalnızca büyük bayram günlerinde birer oyun verilmekle yetiniliyordu.
Lâtin işkalinden sonra ise hipodrom tümüyle terk edildi, her tarafı harap oldu.
Heykeller bir çoğu, özellikli büyük Herkül heykeli para yapılmak üzere Lâtinler tarafından eritildi. Sütnların üzerindeki metal kaplamalar söküldü.
Üstelik Osmanlı’nın fethinden önce yapılan plânlara göre, sadece şimdi bulunan üç sütun ile bazı kalıntılardan başka bir şey kalmadığı görülür.
Çevreden getirilen molozlar buraya dökülerek At Meydanı’nın ortasında tepecikler oluşmuştu. Ötede, beride kalan taşlar da sökülerek yapılarda kullanıldı. Üstelik bunlardan bir kısmı da şimdiki Mehterhane’nin yerinde bulunan Sultan Süleyman’ın veziri İbrahim Paşa konağının yapımı sırasında kullanıldı.
Bir zaman gelmişti ki meydanın üzerine evler yapılmaya başlanıldı.

Oktogon (Octogone) veya Tetradiziyon (Tetradision)<

Ogüsteon (Augusteon) civarında ve Katisma’nın arka tarafındaki Zokib (Zeuxippe) hamamlarının karşusında Oktogon (Octogone) veya Tetradiziyon (Tetradision) denilen bir yapı vardı ki burası bir ünivarsite yerindeydi. Kubbeli sekiz kısımdan oluşan bu yapı eski yazarlarının tüm eserlerini içeriyordu. Paskal’ın (Pascale) anlattığına göre burası Nika ayaklanması sırasında Gotlar tarafından yakılmıştır. Kodinos’a göre İzaverili (İsauria) İmparator Leon oradaki bilginlerin kendi hükümdarlığını kaldırmak istemeleri üzerine burasını yaktırmıştı.

Gelecek Bölüm

TEFRİKA 22

4 Bizans Hamamları

____________________________________________________________________________________

Eski İstanbul (Bölüm 20) Eski İstanbul (Bölüm 19)

Eski İstanbul (Bölüm 18) Eski İstanbul (Bölüm 17)

Eski İstanbul (Bölüm 16) Eski İstanbul (Bölüm 15) Eski İstanbul (Bölüm 14)

Eski İstanbul (Bölüm 13) Eski İstanbul (Bölüm 12) Eski İstanbul (Bölüm 11)

Eski İstanbul (Bölüm 10) Eski İstanbul (Bölüm 9)

Eski İstanbul (Bölüm 8) Eski İstanbul (Bölüm 7) Eski İstanbul (Bölüm 6)

Eski İstanbul (Bölüm 5) Eski İstanbul (Bölüm 4) Eski İstanbul (Bölüm 3)

Eski İstarbul (Bölüm 2) Eski İstarbul (Bölüm 1)   Nusretiye Camisi

   İstanbul Namazgâhları-6   İstanbul Namazgâhları-5   İstanbul Namazgâhları-4

   İstanbul Namazgâhları-3   İstanbul Namazgâhları-2   İstanbul Namazgâhları-1

   Yeni Cami Hünkâr Kasrı   Cami Alemleri   Sadaka Taşları

   Eb-ced Hesabı ve Tarih Düşürme   Sıbyan Mektebleri

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 3)   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 2)

   Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 1)


Çeşitli Konular

Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmiştir.

© 2011-2019 | H.Veysel Güleryüz