Aya İrini Kilisesi.
Aya İrini Kilisesinin giriş kapısı ve kitâbesi.
Ayasofya’nın biraz kuzeyine doğru, Topkapı Sarayı’nın duvarı içinde, ilk Bizans şehrinin bulunduğu tepede. Aya İrini kilisesi vardır. Bu bina eskiden beri silahların korunmasına ayrılmıştı. Sonradan Ahmet Muhtar Paşa hazretlerinin uğraşıları ile mükemmel bir askeri müze şekline dönüştürülmüştür.
Bu kilisenin ilk yapımı, 4 üncü yüzyılda büyük Konstantin (Konstantinos) tarafındandır. Nika ayaklanması bırasında Ayasofya ile birlikde yanmıştı. İmparator Jüstinyen (İustinianos) tarafından tekrar yaptırılmışsa da sekizinci yüzyılda bir depremden harap olmuştu. İmparator Üçüncü Leon tarafından tekrar onarıldı. Bina kare bir şekil üstüne yapılmış olup doğu tarafında yarım daire şeklinde «absid (abside)» denilen kutsal bir yer vardır. Ortasındaki kubbenin kasnağında yirmi pencere bulunur. Bu kilise camiye dönüştürülmediğinden eski şeklini oldukça korumuştur. Üstelik kubbeyi tutan kemerlerin üstündeki mozayıklar bile görülmektedir. Eskiden Haliç’i kapatan zincirin bir kısmı da burada bulunmaktadır. Kilisenin dış tarafında «Sen Japuter (Saints Apotres)» kilisesinden getirilen lahitlerle İmparatoriçe Evdoksiya’nın (Eudokia) sütununa ait olduğu, üzerindeki yazılardan anlaşılan bir sütun kürsüsü görülmektedir.
Aya İrini – Topkapı Sarayı kapısı tarafından görünüşü.
Küçük Ayasofya Sultan Bayezit Han zamanında Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Bu kilisenin içindeki freskler üzerinde bulunan yazılara göre Ayasofya’yı yaptıran imparator Jüstinyen (İustinianos) tarafından «Aya Serj»’e (Aya Serge) armağan olarak yapılmıştır. Bu kilisenin ismi «Serj (Serge) ve Baküs (Bacchus)» idi.
Küçük Ayasofya Camisinin içinden iki ayrı görünüm.
Küçük Ayasofya – Direk başlıkları ve friz (96)
(96) Friz: Eski Yunan ve Roma yapılarında taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm, efriz
Hürmüz Sarayı denilen ve Jüstinyen (İustinianos) ve Bukoleon denilen ve günümüzde kalıntılarına rastlanılan bir sarayın civarında olan bu kiliseye Küçük Ayasofya denilmesi, içinin Büyük Ayasofya’ya benzerliğindendir. Küçük Ayasofya’nın kubbesi sekiz filayağı üstüne dayanır, bu filayakları da bir karenin içine çizilen bir sekizgenin uçlarına gelmek üzere dikilmişlerdir. Kubbenin yuvarlak tabanı sekiz alika üstüne dayanır. İç alanın yanları, merkezden mermer sütunlarla ayrılmıştır. Bu sütunların çok süslü başlıkları vardır. Bunların üzerinde iç alanı çevresel olarak dolaşan bir silme bulunur. Bu silmenin işlemeleri salkımlar ve üzüm yapraklarıyla süslüdür. Baküs (Bacchus) eski devirlerde şarap ilahı olarak bilinirdi. Burada da eski zamanlara ait bu isim ile ber mabet bulunuyor ve üstelik bazı kiliselerı bile eski ilah isimlerinyle isimlendiriyorlardı. Az önce sözünü ettiğimiz silme (97) üzerinde İmparator Jüstinyen (İustinianos) ve Teodora’nın (Theodora) övgüleri okunmaktadır. Bu kilisenin yanında bir kilise daha vardır ki ona «Sen Piyer (Saint Pierre)» ve «Sen Pol (Saint Pol)» denilirdi. Günümüzde bu kısım yoktur. Eski eser uzmanı Mösyö Salzenberg incelemesi sonucu olarak bu Sen Pol (Saint Pol) ve Sen Piyer (Saint Pierre) kiliselerinin Küçük Ayasofya’nın güney tarafına bitişik olduğunu bulmuştur.
(97) Silme: Duvar, kapı, pencere gibi yapı unsurlarını çevrelemek için yapılan kabartma kenar, kaval, korniş.
Küçük Ayasofya Camisi'nin planları ve sütun başlıkları. Kayrak: 1878 tarihli Viyana baskısı “Les Anciennes Eglises Byzantines le Constantinople” kitabı.
Günümüzde harap durumda olan İmrahor Camisi'nin eski bir görünümü.
İmrahor Camisi eskiden Aya Yani Studiyon (Aya Yani Studion) kilisesiydi. Beşinci yüzyılda Studiyos (Studios) adında bir patrik tarafından yapılarak «Akemed (Acemetes)» denilen rahiplere ayrılmıştı. Bu bina ikisi karşılıklı ve biri merkezde olmak üzere üç sahından oluşmaktadır ve direkli bir narteks (son cemaat yeri) ile bir de içeriden yarım daire ve dışardan üç kenarlı bir absid (abside) (mihrap) yerinden oluşur. Holü kısmen eski şeklini korunmuştur. Sütnların başlıklarında kanatlarını açılmış kartal şekilleri görülmektedir.
Lâtinlerin devrinde bu bina harap olmuştu. Sonra on üçüncü yüzyıla doğru İmparator Andronik Paleolag (Andronikos Paleiologos) tarafından onarıldı. Günümüzde ise çok harap bir durumdadır. Bu kilisenın hazinesnde bulunan Hıristiyanlara ait bazı kutsal eşya, Sultan İkinci Bayezit tarafından Papa İnnusan’a (İnnocentius) gönderilmişti.
Günümüzde harap durumda olan İmrahor Camisi'nin diğer bir görünümü.
(Gelecek Bölüm)
Eb-ced Hesabı ve Tarih Düşürme
Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 3)
Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 2)
Tarihte İstanbul Depremleri (Bölüm 1)
Elektronik Dünyazı Yazıları için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.
Sitemizde yer alan "Elektronik Böcek" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer alan "Sivrisinek Kovucu" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer alan "LED Süsleri" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer ayan "LED'lerle İki Devre" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
Sitemizde yer ayan "LED'li Göstergeler" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.
©2011- 2019 | H.Veysel Güleryüz
Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmiştir.
© 2011-2019 | H.Veysel Güleryüz