cesitli_konular.gif

  TARİHTE İSTANBUL DEPREMLERİ

   Prof.Dr.Semavi Eyice “Tarih Boyunca İstanbul” isimli kitabında; “…1935 yılının 12 Mart günü Beyazıt’dan itibaren Edirnekapısı’na giden bir tramvaya binerek bu şehrin içini, eski eserlerini keşfetmeye çalıştım. O yıllarda İstanbul’un çeşitli semtleri, büyük yangınlar sonucunda harab olmuş durumda idi. 1908-1918 yılları arasında Unkapanı, Şehzadebaşı, Fatih, Cerrahpaşa, Edirnekapısı, Karagümrük, Uzunçarşı-Mercan-Laleli yangınlarının harab ettiği şehirde büyük boşluklar görülebiliyordu. Fatih’den Edirnekapısı’na giden Feyzipaşa Caddesinin iki tarafı sadece yanık cami ve mescidlerin minarelerinin görüldüğü boş araziler halinde idi.” Diye İstanbul’un depremler ve yangınlarla ne derece harab durumda olduğunu anlatmaktadır.
  İstanbul, on yüzyıldan fazla Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun, beş yüzyıla yakın bir süre de, Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi olmuştur. Bunun sonucu olarak çeşitli yapılarla süslenmiş ve günden güne gelişmiştir.
Ancak İstanbul, yüzyıllar boyunca küçük ya da büyük boyuttaki depremlerden etkilenerek, yıkıma uğramış ve bu arada çok sayıda can kaybı ve çıkan yangınlar sonucunda da harap olmuştur.
  Tarihsel kayıtları tutanlar, depremlerin büyük bir bölümünü kaydetmişlerdir. Bizans zamanındaki depremler hakkındaki bildikler cok eksiktir. Bu yazıda çeşitli kaynaklardan elde edebildiğim bilgileri tarihsel sırasıyla vermekteyim.
  Ayrıca şunu da belirtmeden geçmeyelim; İstanbul’un kapsadığı kara alanı içerisinde, herhangi bir canlı fay kırığı bulunmamaktadır. Bilindiği gibi tarihteki en önemli deprem sonucu oluşan fay kırığı İstanbul Boğazı’nı oluşturmuştur. Bunun dışında İstanbul’un altında kuzey-güney doğrultusunda çok sayıda küçük küçük sönmüş fay kırıkları vardır ki bunlardan herhangi bir deprem oluşması mümkün değeldir. İstanbul’u tehdit eden fay zonu, Kuzey Anadolu Fay Zonu’dur ki bu Marmara denizinin ortasından adaların güneyinden geçmektedir. Biz burada sadece İstanbul’u etkileyen depremlerin ne gibi yıkımlara neden olduğunu tarihsel sıralamayla vereceğiz.

  BİZANS ZAMANINDAKİ DEPREMLER
  Bizans devrinde İstanbul 42 kez depremle sarsılmıştır. Tarihsel kaynaklardan saptayabildiğimiz ilk deprem 358 yılında oluşmuştur. Bu sıralarda İstanbul yeni yeni kurulmaya başladığından büyük ölçüde zarara neden olmuştur.
  Bildiğimiz ikinci deprem 376 yılında ve çok şiddetli olmuştur. Deprem nedeniyle birçok bina yıkılmıştır. Bu depremden 22 yıl sonra 398 yılında oluşan depremde ise şehir halkı gece yansı şiddetli bir sarsıntı ile yataklarından fırlamıştır. Yıkılan binalardan sonra çok büyük yangınlar olmuştur.
402 yılı Şubat ayında bazı kiliseleri yıkan kuvvetli bir deprem daha olmuştur.
  438 depremi daha çok Marmara Denizi kıyılarında ektisini göstermiş ve surlar ile civardaki yapılar hasar görmüştür. Özellikle Samatya ve çevresindeki hasar yüksek düzeyde olmuştur.
  447 depreminde ise surlar ile kulelerinin 57 tanesi kısmen yıkılmıştır. Daha sonraları 450 ve 478 yıllarındaki depremler bunları izlemiştir. Bu depremler sırasında İstanbul’daki bazı kuyuların suları çekilmiştir. Birçok bina ile birlikte Büyükçarşı ve İmparatoriçe Theodora'nın Theodosius forumundaki heykeli de yıkılmıştır.
  Bizanslılar zamanında sık sık meydana gelen bu depremlerin belki de en kuvvetlisi 480-487 yılları arasında olmuştur. Kuvvetli ve birden başlayan sarsırtılar, aralıksız devam etmiş ve şehrin birçok semtini yıkmıştır. Taos forumu ve çevresi zarar gören yerlerin başındadır.
  Daha sonraları 496, 527 yıllarında depremler olmuştur. 533 Kasım ayında oluşan deprem çok kuvvetli olmuştur. Bu deprem nedeniyle oluşan aralıklı sarsıntılar sırasında I. Konstantinius ve II. Theodosius'un heykelleri ile surların bir kısmı yıkılmıştır. Bundan başka, Patrik Efrasius da, kendi sarayının enkazı altında kalmıştır.
  545 ve 549 yıllarındaki depremlerden sonra şiddetli yağmurlar ve seller oluşmuş ve İstanbul’un bir çok yerine yıldırım düşmüştür. Bu arada deniz üzerinde med ve cezir olayları meydana gelmiştir.
  553, 557, 582, 611, 740, 790, 796 depremleri ile 9. Yüzyılda 8 adet ve 10. Yüzyılda da 3 adet deprem daha olmuştur. Bunları 1010, 1034, 1037, 164 ve 1086 depremleri izlemiştir. 1086 ile 1296 yılları arasında hiçbir deprem olmamıştır. Fakat, 1296 yılında İstanbul’u kökünden sarsan bir deprem, şehri yerle bir etmiştir. Havâriyyûn kilisesi önünde bulunan Hagia Michael heykeli devrilmiş, birçok kilise ve ev de yıkılmıştır. Bizans’ın son çağlarında 1305 ve 1344'te iki deprem daha olmuş ve bunlar önemli ölçüde bir zarar oluştumamıştır.  

  01-Ayasofya_abdullah_1865.jpg

Ayasofya civarının 1855 Depreminden sonra yanıp ve yıkılmış durumu (Fotograf: Abdullah Biraderler 1865, Kaynak: Dersaadet’in Fotografçıları :  Bahattin Öztuncay, Koç Kültür Sanat, 2004)

  İSTANBUL’UN FETHİNDEN SONRAKİ İSTANBUL DEPREMLERİ
  İstanbul’un fethinden sonra oluşan gelen depremler en çok cami, mescit, medrese, hamam, han gibi taş yapıları hasara uğratmıştır. Daha önceki depremlerde taş evlerin yıkıldıkları görüldüğünden, artık evler taş yerine ahşap olarak yapıldıklarından, halkın oturduğu evler deprem felaketinden etkilenmemişlerdir. Yangından korunmak için bitişik nizamda inşa edilmiş olan ahşap evlerin aralarına tuğladan “yangın duvarı” adı verilen duvarlar yapıldığından küçük yangınlarda evlerin korumaları. Mümkün olabilmiştir.

  02-Ishakpasa.jpg

İshak Paşa Camii'nin cümle kapısı üzerindeki tamir kitâbeleri. Caminin depremler nedeniyle dört kez tamir edildiği kapısının üzerindeki dört ayrı kitâbeden anlaşılmaktadır..

  1489 DEPREMİ
  İstanbul’un fethinden sonra oluşan deprem felâketlerinin en eskisi 1489 yılında oluşmuştur. Ancak kaynaklarda bu depremle ilgili yeterli bilgi yoktur. Sadece bazı kaynaklarda «nice minareler ve binalar yıkılıp harap oldu» ifadesi yer almaktadır;

  03-Zeyrekcamii.jpg

Kiliseden çevrilme Zeyrek camii'nin hazin durumu.

  1509 DEPREMİ (KÜÇÜK KIYAMET)
  İstanbul’daki deprem felâketlerinin en kuvvetlisi ve en korkunç olanı 1509 depremidir. Tarihçiler tarafından küçük kıyamet «Kıyâmet-i sugrâ» diye adlandırılan bu depremin tarihini, J. von Hammer kitabında 14 eylül 1509 olarak vermektedir.
  Zamanında “Küçük Kıyamet” olarak adlandırılan, 1509 depremi sadece birkaç sarsıntı ile kalmamış, İstanbul ve çevresi 45 gün aralıklı olarak beşik gibi sallanmıştır. Bunun sonucu olarak şehirde çok büyük miktarda can ve mal kaybı olmuştur. İstanbul'daki cami ve mescidlerin neredeyse tümünün minareleri yıkılmış ve 109 cami ve mescit, 1070 ev harab olmuştur. Bununla birlikte, surların Eğrikapı'dan Yedikule'ye kadar olan bölümü ile Esekapısı ve Topkapı Sarayı'nın deniz tarafındaki duvarları yıkılmıştır. Galata surları da kısmen yıkılmış ve Kızkulesi, Yedıkule harab olmuştur.
  Zamanın tarihçilerinden biri 1509 depremini şöyle tanımlamaktadır: «Sûr-ı Konstantiniyye'nin iki kat kâvusu kara tarafından Eğrikapı'dan başlayıp Yedikule'ye gelince münhedim oldu. Ba'de dolaşüb derya tarafından Narlıkapı'dan başlayıp Ishak Paşa kapusuna varuncaya câbecâ yıkılıp ancak temelleri kaldı».
  Diğer taraftan Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan bazı belgeler 1509 depremi ile ilgili olarak şu bilgiyi vermektedirler: «Ol zelzele-i azîmeden şehr-i mezkûrun nice kaleleri ve burc-ı bânûları yıkkılub harab ve yebâb olup zeminle beraber olmuştu. Ve bazı cevamiin kubbeleri yarılub ve bazıları tamamen yıkılub ve minarelerinin ekseri şerefeleri ile serv-î hâke beraber olmuşlar idi…. Ve nice mesâcidin kubbeleri ve sakıfları zir-ü zemin üzerine târmâr olup ve nice azîm ulu binalar ve hankahlar ve kervansaraylar ve hamamlar ve hesaba gelmez evler ve ocaklar ve hayli duvarlar yıkılup, hanaş olup ve bazı yerler şakk olup…»
  Depremden zarar gören yerlerin başında Topkapı Sarayı olmuştur. Sarayın birçok bölümü yıkılmış ve Sultan İkinci Bâyezid'in yatak odasının duvarları çatlayarak tavanı çökmüştür. Fakat depremden bir saat kadar önce padişah başka bir odaya geçmiş olduğundan kendisine bir şey olmamıştır. Depremin kuvvetinden Sultan Ahmet meydanındaki sütunların bazıları devrilmiş ve yanındaki Ayasofya Camii’nin de sıvalan dökülmüştür. İlk Fâtih Camii'nin büyük kubbesini taşıyan dört büyük sütunun başlıkları çatlamış küçük kubbelerinin bazıları ile medreselerin kubbeleri deyıkılmıştır.
  Depremden dolayı İstanbul’daki can kaybı da yüksek olmuştur. Bazı tarihçiler can kaybının 5.000’e ulaştığını, bazıları ise 3.000 civarında olduğunu ileri sürmektedirler. 1509’da İstanbul'un nüfusunun yaklaşık 300.000 civarında olduğu göz önüne alınırsa, can kaybının ne derece yüksek olduğu görülebilir.
  Deprem nedeniyle su bentleri ile su yollarının bir bölümü de yıkıldığından, İstanbul’un bazı semtlerini sular basmıştır. Ayrıca bazı tarihçilerin belirttiğine göre, depremle birlikte tsunami de yaşanmış, dev dalgalar İstanbul ve Galata surlarının alçak ve yıkık bölgelerini aşarak şehri deniz suyu istila etmiştir.
  Depremden etkilenmemeleri için, İstanbul'daki konak, saray ve evlerin ahşap olarak inşa edilmesine, bu depremden sonra karar verilmiştir.
  45 gün devam eden deprem durduktan sonra bile halk uzun zaman evlerine girememiştir. Bu arada Sultan İkinci Bâyezid de, sarayın bahçesinde kurdurduğu bir çadırda kalmıştır.
  Daha sonraları şehirdeki yıkıntıların kaldırılıp onarımına başlanılmıştır. Sultan İkinci Bayezit dîvân toplayarak, şehrin onarımı için her evden 20 akçe vergi alınmasına ve 20 evden de çalışmak üzere birer kişinin görevlendirilmesine karar almıştır. Bununla birlikte, yıkıntıların temizlenmesi binaların onarımında çalıştırılmak için Anadolu ve Rumeli’nden 66.000 kişi İstanbul’a getirilmiş ve bunların başına 3.000 usta verilmiştir.
  Şehirdeki onarım çalışmalarına Mimar Muradoğlu Hayreddin'in yönetiminde 29 Mart 1510 tarihinde başlanılmış, 1 Haziran 1510'da da onarım tamamlanmıştır. İki ay kadar süren onarım çalışmaları sırasında İstanbul surları yeni baştan yapılırcasına, Anadolu Hisarı, Galata Kulesi, Büyük Çekmece köprüsü ve Silivri Kalesi de kısmen onarılmıştır.

  04-Davudpasa.jpg

Davud Paşa medresesi.

  1648 DEPREMİ
  28 Haziran 1648 günü, akşam üzeri İstanbul, kuvvetli bir depremle sarsılmıştır.
  Depremin sonucunda, İstanbul'da Firuz Ağa Carnii'nin minaresi yıkılmış, Hadım İbrahim Paşa Camii, Hoca Paşa Camii, Murad Paşa Camii, Davud Paşa Camii ile imareti, medresesi ve Emir Buhârî Tekkesi harab olmuş, Küçük Ayasofya Camii'nin de sıvaları dökülerek kubbesinin çevresinde çatlaklar oluşmuştur. Ayrıca şehirde birçok bina hasar görmüştür.

  05-Iskender.jpg

Sokullu Mehmed Paşa Camii'nin arkasındaki Helvacıbaşı İskender Ağa mescidi, günümüzde de aynı harap vaziyettedir. (Kaynak: Dersaadet’in Fotografçıları :  Bahattin Öztuncay, Koç Kültür Sanat, 2004)

  1690 DEPREMİ
  11 Temmuz 1690 gecesi, akşam namazından sonra meydana gel depremin ilk hızıgeçtikten sonra bunu birkaç gün süreyle daha az kuvvette sarsıntılar izlemiştir. Depremde ilk Fatih Camii’nin küçük kubbelerinden birkaçı çatlamış ve Topkapı surları bir kez daha yıkılmıştır. Ayrıca şehirde birçok yapı hasar görmüştür.

  06-Bodrumcamii.jpg

Bir kiliseden çevrilme cami olan Laleli'deki Bodrum Camii'nin onarılmadan önceki durumu. (Fotograf Ahmet Güleryüz)

  1719 İLE 1756 YILLARI ARASINDAKİ DEPREMLER
  24 Mayıs 1719 günü ikindi vakti meydana gelen, İzmit Körfezi merkezli deprem, tam üç dakika sürmüş ve şehirde birçok hasara neden olmuştur. Depremin uzun sürmemesi hasarın büyümemesini sağlamasına rağmen şehirde bir çok bina ile evlerin üzerin bacalarının tümü yıkılmıştır. Topkapı Sarayı’nda, Yalı Köşkü’nün yanındaki kayıkhaneler çökmüş, surlarda da yıkımlar olmuştur. Ayrıca, Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii'nin kubbesi çatlamış, caminin karşısındaki binalar ve Yedikule ile Ahırkapı arasındaki surların burçları yıkılmıştır. Depremin ilk hızı geçtikten bir saat kadar sonra bunu bir artçı izlemiş ve izleyen günlerde de daha küçük artçılar duyulmuştur. Bu artçılar hasarın daha da çoğalmasına neden olmuştur. Deprem nedenimle İstanbul’daki birçok dînî yapının kubbeleri çatlamış veya yıkılmıştır.
  İzmit’de ise gümrük binasının denize kaymış, Karamürsel'deki mahkeme binasının da yıkılmıştır.
  30 Temmuz 1752 gecesi Kuzey Anadolu Fay hattının Mürefte bölümünde meydana gelen deprem, İstanbul ve Trakya’da yeni bir felâket oluşturmuştur. Bu deprem, Edirne ve civarını büyük ölçüde etkilemiştir. Bu deprem Selimiye Camii'nin minareleri yıkmış, Eski Cami ile Üç Şerefeli Cami’in kubbeleri hasar görmüştür. İstanbul’da ise büyük ölçüde bir hasar olmamıştır.
3 Eylül 1754 günü akşamı oluşan deprem, iki dakika kadar sürmüştür. Beş-altı gün süren kuvvetli sarsıntılar bir çok binayı yerle bir etmiştir. Depremde ilk Fatih Camii ile Bayezit Camii’nin kubbeleri çatlamış ve zamanın padişahının emriyle hemen onarılmışlardır.

(Gelecek yazı: Küçük Kıyamet “1766 Depremi”)

________________________________________________________________________________________

Elektronik Dünyazı Yazıları için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz.

Sitemizde yer alan "Elektronik Böcek" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.

Sitemizde yer alan "Sivrisinek Kovucu" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.

Sitemizde yer alan "LED Süsleri" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.

Sitemizde yer ayan "LED'lerle İki Devre" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.

Sitemizde yer ayan "LED'li Göstergeler" yazısını görüntülemek için buraya tıklayın.

©2011- 2016 | H.Veysel Güleryüz


Çeşitli Konular

Bu bölüm çeşitli tarihi konulara yer verilecektir. İlk olarak zaman içerisinde bütün İstanbul'daki tarihi eserlin tahrib olmasına sebep olan "İstanbul Depremleri" yazısı verilmektedir.

© 2011-2016 | H.Veysel Güleryüz