Dolmabahçe Camii..
Nİstanbul’da Kabataş’ta Meclis-i Mebusan Caddesi üzerinde deniz kenarında bulunmaktadır. Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camii’dir, ancak Dolrnabahçe Sarayı'nın Saat Kulesi yönündeki avlu kapısının tam karşısına düştüğü için yapıldığı günden beri Dolmabahçe Camii adıyla anılmış ve literatüre de bu şekilde geçmiştir. .
Caminin denizden görünümü.
Bu Yapının, evvelce avlunun Saat Kulesi'ne bakan kapısı üzerinde bulunan 1270 (1853-54) tarihli inşa kitabesi, 1948 yılında Dolrnabahçe Meydanının açılması sırasında avlu duvarlarının yıkılması sebebiyle kıble dış duvarı dibindeki deniz kenarında bugünkü yerine konulmuştur. Celî-sülüs hatla yazılmış dört beyitten oluşan kitabe tamamen Batı tarzında akantyapraklanyla süslenmiştir ve tepelik kısmının ortasını Abdülmecid'in tuğrasını içeren büyük bir çelenk taçlandırmaktadır.
Caminin ağırlık kulelerinden biri.
NBezm-i Âlem Valide Sultan (1807 - 2 Mayıs 1853), Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Mahmud'un ikinci eşi ve padişah Abdülmecid'in annesidir. Bezm-i-Âlem "Dünya meclisi" anlamına gelir. Osmanlı tarihinin en tanınmış valide sultanlarından biridir. Hayırseverlik için yaptığı çalışmalardan dolayı sevilen ve saygı duyulan bir valide sultan olarak tarihe geçmiştir.
Doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bilgi bulunmamasına rağmen küçük yaşta esirciler tarafından saraya câriye olarak getirilen bir Gürcü kızı olduğu iddia edilmektedir. Abdülmecid tahta çıktığında 16 yaşında, kendisi de 32 yaşındaydı. Oğlunun hükümdarlığı döneminde, öldüğü tarihe kadar 14 yıl süreyle (1839-1853) Valide Sultan oldu. Oğluna Tanzimat'ın ilanı konusunda Mustafa Reşit Paşa'ya güvenmesini tavsiye ettiği söylenir. Ayrıca, Abdülmecit'in annesini çok sevdiği, hükümetteki nazırları (bakan) seçerken annesine danıştığı bilinmektedir.
Bezm-i Âlem Sultan 2 Mayıs 1853 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda öldü ve Divanyolu'ndaki Sultan İkinci Mahmud Türbesine gömüldü. Garabet Balyan'ın mimarlığı altında inşaatına başlattırdığı Dolmabahçe Camii henüz bitmemişti. Camiyi oğlu Sultan Abdülmecid annesinin anısına 1855 yılında tamamlattırarak Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii adı altında hizmete açtı. Cami zamanla Dolmabahçe Sarayına yakınlığı nedeniyle Dolmabahçe Camii olarak anılmağa başladı.
Bezm-i Âlem Sultan birçok mimari eserlerin yapılmasına öncülük etmiştir. Bu eserlerden bazıları şunlardır:
- Yıldız Sarayı'n daki Dilkuşa Kasrı (1842)
- Maçka (1839), Topkapı (1843) ve Yıldız Sarayı'nda (1843) üç değişik Bezm-î-Âlem Valide Sultan Çeşmesi
- Bezm-î Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi (1843)
- Günümüzde Cağaloğlu Anadolu Lisesi'nin binası olarak kullanılan Mekteb-i Maarif ve Valide Mektebi (1850)
- Haliç üzerinde yapılan ilk ahşap Galata köprüsü (1845)
- Dolmabahçe Camii (1853)
- Gureba Hastahanesi Camii (1845)
- Sultanahmet'te Üçler Çeşmesi (1843)
- Silivrikapı Uzunyusuf Mahallesinde Bezmialem Çeşmesi (1841)
- Gureba-yi Müslimin Hastahanesi Çeşmesi (1845)
- Tarabya'da Bezm-i Âlem Çeşmesi (1852-53)
- Medine'de Bezm-i Âlem Sebili (1851)
Bezm-i Âlem Valide Sultan, Osmanlı sarayının valide sultanları arasında çok şerefli bir anı bırakmıştır. Nefsini dünya işlerine kaptırmayarak devletin kendisine tahsis ettiği parayı hayır işleri yolunda harcamış, okullar yaptırmıştır. Ayrıca Türkiye'nin en büyük şefkat müesseselerinden iİstanbul'daki Guraba Hastanesi de onun eseridir. Güzel bir cami de hastanesinde yaptırmıştır, İstanbul'da 7 büyük çeşmesi vardır. Bezmiâlem Valide Sultan bunlardan başka ilkokullardaki fakir çocukların gıdaları, giyimleri için zengin vakıflar yapmıştır. Dolmabahçe'deki cainiinin tamamlandığını göremeden 1852 yılında 43 yaşında ölmüş ve kocası Sultan İkinci Mahmud'un türbesine gömülmüştür. Dolmabahçe Camii’ni oğlu Sultan Abdülmecid tamamlamıştır.
Caminin kubbesi ve bezemeleri.
Deniz kenarında bir avlu ortasında yapılmıştır. Dört kapılı bir duvarla çevrilmiş olan bu avlunun saat kulesi tarafındaki kapısının üzerinde 4 beyitlik manzum bir kitabe vardır. Bu kitabenin metni ZiverPaşa'nm, yazısı hattat Ali Haydar Efendi'nindir, tarih beyti şudur:
«Bu mâbed oldu cami valide sultânın asarın». H. 1270 (M. 1853-1854)
Cami tek kubbelidir. Kıble tarafında beş, diğer taraflarında altışar penceresi vardır. Ayrıca üç tarafının üstlerinde tavus kuyruğu şeklinde açılmış üçer parça pencere görülür. Bu pencereler Cihangir Camii’nin pencerelerine benzemektedir. Sağında hünkâr mahfili vardır. Bu mahfilin dört sütunlu kapısı deniz tarafına doğru açılır. Mihrap ve minberi kırmızı somaki ve mermerle yapılmıştır. Caminin sağında ve solunda birer şerefeli iki minaresi vardır. Minare şerefelerinin altları iri yapraklarla ve geometrik şekillerle süslenmiştir. Caminin duvarları dış taraftan da süslenmiştir. Büyük kubbenin dört köşesinde küçük kubbecikler yapılmıştır.
Taş ve mermerden inşa edilmiş olan caminin ön cephesini boylu boyunca iki yandan dışa taşan, iki katlı Hünkâr Kasrı kaplamaktadır. Kasır, iki yanda dışa çıkma yapan "L" biçimi kanat ile daha içeride kalan bir orta hacimden oluşmaktadır. Cami ile aynı malzemeden yapılmış olan kasırda, bütün cephelere açılan iki sıra halindeki pencerelerle son derece aydınlık ve ferah bir iç mekân elde edilmiştir. Küçük bir saray görünümünde olan bu yapıya, biri cephede cami ile ortak kullanılan, diğerleri yan cephelerde yer alan üç kapıdan girilmektedir. Birkaç basamakla ulaşılan bu kapılardan yandakilerin önlerinde sütunlu birer küçük giriş bölümü bulunur. Kasrın iki yanındaki merdivenlerle üst kata çıkılır. Bu kısımda odalar yer almakta ve ayrıca buradan mahfillere de geçilebilmektedir.
Hünkar kasrı.
Camiye Hünkâr Kasrı’nın antresinden girilir; burada da Hünkâr Kasrı'nda olduğu gibi duvarlara açılan çok sayıdaki pencereyle çok aydınlık bir iç mekâna ulaşılmıştır. Zemini iri kırmızı tuğlalarla döşenmiş olan harimin kubbe içi ve pandantifleri yaldız ve yağlı boya kalem işleriyle tamamen Batı tarzında süslenmiştir. Renkli mermer işçiliği gösteren mihrap ve minberde de yine Klasik çizgiden uzaklaşılarak birtakım barok bezemelere yer verilmiştir, Beşgen planlı mihrap nişinin üzerinde değişik tarzda çiçek ve yapraklardan oluşan bitkisel bir süslemeye gidilirken kitabe levhasının üstüne de ortası çelenkle taçlandırılmış bir tepelik yerleştirilmiştir. Aynı tepeliğe pencere üzerlerinde de rastlanmakta ve böylece iç mekânın süslemesinde bir bütünlüğe ulaşma çabasına girildiği görülmektedir. Mihrap gibi iki renkli mermerden yapılmış olan minberin yekpare korkuluk levhaları geometrik bezemelidir
Caminin deniz kenarına nakledilen muvakkıthanesi.
1948'de .Dolmabahçe meydanı açılırken caminin avlu duvarları kaldırılmış, avlunun büyük bir kısmı meydana katılmıştır. Muvakkithane deniz kenarında, şimdiki yerine nakledilmiş, yukarıda kaydettiğimiz kitabe taşı da camiin deniz tarafındaki mihrab duvarının önüne konulmuştur.
Caminin deniz kenarındaki avlusuna nakledilen kapı kitabesi.
Dolmabahçe camisinin mimarı Karabet Amira Balyan'dır. Tek büyük kubbeli ve iki minareli olup, minareleri birer şerefelidir Caminin önünde bir hünkâr kasn vardır. Gayet ince, narin minareler bu kasrın içinden ve iki ucundan yükselir. Şişhaneli, oluklu, yivli minarelerdir. Caminin içi yağlı boya kalem işleri, nakışlar, mihrab ve minberi de Avrupa türü motiflerle süslenmiştir. İki yanından iki merdivenle çıkılan hünkâr kasrı ve caminin asıl ibâdet sahnı bir ara Deniz Müzesi yapılmıştı. Müze Beşiktaş'a nakledilmiş ve Dolmabahçe Camii sonradan tekrar ibadete açılmıştır.
Caminin içinden bir görünüm.
Dolmabahçe Camii, Beylerbeyi Camii, Ortaköy Camii, Nusretiye Camii, Aksaray'daki Valide Camii, Beşiktaş'da Mecidiye Camii, klasik Türk cami yapısı dışında, Avrupa mimarisi etkisi altında Barok tarzında yapılmış ve mimarları müslüman olmayan camilerdir. Bu bakımdan göz alıcı şatafatlı tarafları olmakla beraber, Türk yapı sanatı eseri camilerimize özgü olan özelliklere sahip değildirler.
Caminin kubbesinin içeriden görünümü.
Caminin mihrabı.
Caminin minberi.
Caminin içinden birkaç görünüm.
Caminin planı.
Üsküdar’ın karşısında ve Beşiktaş ile Bezm-i Âlem Vâlide Sultan Camii arasında bulunan, kuze-doğudan, güney-batıya uzanan bir kıyı üzerinde yapılmış bir padişah sarayıdır ki ön tarafı deniz ve arka tarafı Beşiktaş’a giden cadde ve güney-batı tarafı bir meydan ile çevrilmiştir. Bu meydan parişah sarayı Istabl-ı Âmire (saray ahırı) ile Vâlide camisi arasında düz bir alan olup içerisinde bir saat kulesi ile bir karakol ve sarayın yakınındaki kısımda güzel bir bahçe vardır. Bu bahçe 1711 Ağustos’unda Sultan Birinci Ahmet Han hazretlerinin emri ile doldurulmuştur. Halil Paşa’nın ikinci kez sadrazam oluşunda Beşiktaş ile Karebalı bahçeleri doldurulup padişaha hediye olarak sunuldu.
Caminin kapı kitabesi.
Bezm-i âlem Vâlide Sultan hazretlerinin hayır eserlerinden olan caminin kapısı üzerinde yazılı bulunan tarih aşağıdadır:
MakâmınValde Sultan Bezm-i Âlem ıkbâ
Edince ma’bedinin yapmış idi çarcivârın
Temâmetdi ânın Abdülmecid Hân cümle bünyân
Zihîikmâl kıldı bu bihînhayr-ı pür envârın
Garîk-i nûr rahmet ola târihimmâderi ya-rab
Cihandan etme bir ân devr o şâhın mühr-ü dîdârın
Ezân vakti târin oldu Zîversiyetevc üzere
Bu ma’bed oldu câmi-i Valde Sultan’ın âsârı
1270
Bezm-i Âlem Valde Sultan’ın makamı ahiret
Olunca, mabedinin dört tarafını yapmış idi
Onu tamamladı Abdülmecid Han her yerini donatarak
Ne güzel bitirdi bu güzel nurlu hayırı
Nurlara gark olup rahmet ola tarihim annesine, Allah’ım
Cihandan etme bir an dahi o padişahın güzel yüzünü
Ezan vakti tarih oldu Ziver yüce şöhretiyle
Bu mabet Valde Sultan’ın cami eseri oldu
1853
Dolmabahçe ve faytonlar, Abdullah biraderler, yaklaşık 1891-92
Dolmabahçe sarayı ve Dolmabahçe Camii. James Robartson & Felice Beacto, 1857. Pierre de Gigord Kolleksiyonu, PQaris.
Pertevriyal Valide Sultan Camii.
Nuruosmaniye bölümünün pdf dosyası için tıklayınız.
____________________________________________________________________________________
Osmanlı Barok Üslubunda Bir Sebil-Çeşme "Saliha Sultan Çeşme ve Sebili"
Bu sayfamda,, yeni hazırlamakta olduğum "ABİDELER ŞEHRİ İSTANBUL Osmanlı Devri Eserleri" isimli kitabımıın çeşitli bölümlerini izleyebilirsiniz.
© 2011-2020 | H.Veysel Güleryüz