Rumeli eşrâfından Ahmet Bey’in oğlu olan Mehmed Halid Bey, Hicrî 1284 yılında doğmuş olup annesi Afîfe Hanım’dır.
Ahmet Bey
Ahmet Bey ve oğlu Mehmed Halid Bey 93 harbi sırasında İstanbul’a gelip Zeyrek semtinde, Tezgâhçılar Caddesi üzerinde, şimdiki Fatih İtfaiye Müdürlüğü binasının sırasında bulunan bir konağa yerleşmişlerdir.
Bozdoğan Kemeri ve Tezgahçılar Caddesi
19 yaşındaki Mehmed Halid Bey, Mülkiye Mektebi’nde eğitimini tamamlayıp Bâb-ı Âlî’de Umûr-u Zaptiye Nezaretgâh Muhasebe Kalemi’nde vazifeye başlamıştır.
Babası Ahmet Bey, aynı semtte ikamet eden dul İfâkat Hanım’ı beğenir ve evlenmek ister.
İfâkat Hanım’ın iki kızı vardır. İfâkat Hanım, İstanbul’da mektep müdürü Şerif (Sülâle-i Resûl'den) Mustafa Bey’in oğlu olan Şerif Mehmed Bey’in kızıdır. Şerif Mehmed Bey ilk erkânı harbiye mezunu (Enderûn'da tahsil görmüş) olup, Binbaşı olarak katıldığı savaşta, Hasankale’de H.1293 de şehit olmştur. İfâkat Hanım, Mehmed Bey’in dul eşidir.
Ahmet Bey’in bir oğlu olduğu (Mehmed Halid Bey) ve İfâkat Hanımın’da yetişkin kızları bulunduğu için, önce çocukları evlendirip sonra kendilerinin evlenmesini uygun görmüşler ve böyle de olmuş. İfâkat Hanım’ın kızı Nâzime Hanım ile Ahmet Bey’in oğlu olan Mehmed Halid Bey evlenmişler. Bundan sonra İfâkat Hanım ile Ahmet bey evlenmiş. Bu evlilikten Sıdıka Hanım ve Remzi Bey dünyaya gelmişler.
Mehmed Halid Bey, Nâzime Hanım, Bedia Hanım ve Hüseyin Halid Bey, Kadıköy'deki ahşap evin bahçesinde.
19 yaşında olan Mehmed Halid Bey ile 13 yaşında olan Nâzime Hanım’ın ilk üç çocukları ne yazık ki ölmüş. 1900 yılında ilk oğulları olan Hüseyin Halid Bey doğmuş. Sonra Bedia Hanım, Burhaneddin Bey ve Hayrettin Bey dünyaya gelmiştir.
Fotografın solunda, Kadıköy'deki ahşap ev yıkılmadan önce.
Mehmed Halid Bey Dîvân-ı Muhâsabat Sınıf-ı Evvel Mümeyyizi olmuş ve Osmanlı Mâlî Teftiş görevlisi olarak İstanbul’dan Hicaz’a kadar Osmanlı topraklarının çeşitli yerlerinde görev yapmıştır.
Mehmed Halid Bey, Hüseyin Halid Bey ve Nâzime Hanım Kadıköy'daki evin arka odasında.
Öte yandan, Mehmed Halid Bey evlenmeden önce Zeyrek’de otururken kafes arkasından sadece sarı saçlarını gördüğü bir hanıma aşık olmuş ve onun için besteler yapmıştır. Günümüzde pek çok bestesi sahipsiz olarak icra edilmektedir.
Mehmed Halid Bey Umur’u Zapt-i Nezareti'nde (Emniyet Genel Müdürlüğü) çalışırken İstanbul’dan Mekke ve Medine’ye kadar yapılacak olan Hicaz Demiryolu'na 1902 yılında bağışta bulunduğu için, Osmanlı Devleti tarafından bir bronz madalya ile ödüllendirilmiştir.
Hicaz Demiryolu için yapılan bağışa ait madalya ve beratı.
Gene, bu kez Baş Mümeyyiz olarak Divan-ı Muhasabat’ta çalıştığı sırada Osmanlı Donanması'nın ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan Donanma-ı Osmânî Muavenet-i Millîye Cemiyeti'ne 1914 yılında 3383 kuruş bağışta bulunduğu için kendisine ödül olarak gümüş bir madalya verilmiştir.
Donanma-yı Osmânî Muâvenet-i Milliye Cemiyeti'ne yapılan bağışa ait madalya ve beratı.
Memuriyeti sırasında Bakkal adı ile tanınan Hattat Hacı Arif Efendi’den Hat dersleri almıştır. Hocası Mehmed Halid Bey’e icâzet verirken kendisine “Senin Hattın ne kadar aydınlık, onun için Mahlân "Rûşenî" olsun” demiştir. Böylece lakabı Rûşenî olmuştur.
Mehmed Halid Rûşenî (Güleryüz) hatlarından imzalı iki örnek.
Aile çok genişlediği için Horhor’daki Fetvâ Emîni’nin konağına taşınmışlar. Bu arada evde on üç tane yetişkin erkek çocuk bulunmaktadır. Soyadı Kanunu gereğince aile için soyadı alınırken önce "Rûşenî" alınmak istenilmişse de bu kelimenin Türkçe olmadığı gerekçesiyle kabul edilmemesi nedeniyle, kelimenin Türkçe karşılığı olarak "Güleryüz" kelimesi soyadı olarak kabul edilerek kayıtlara geçirilmiştir.
Mehmet Halid Bey ise emekli olduktan sonra Kadıköy’de Rıhtım'da bir dört katlı apşap ev satın almıştır. Bu evde torunlarının sevgisini doyasıya tattıktan sonra 1951 yılında vefat etmiştir. Ahmet Bey ile aynı yıl vefat eden İfâkat Hanım ve daha önce vefat eden oğlu Burhaneddin Bey'in kabirleri Eyüp Sultan kabristanında bulunmaktadır.